Kur’ân-ı Kerîm’i doğru anlamak onun kullandığı kelimeleri doğru anlamaktan geçer. Bu kelimelerin iyi anlaşılabilmesi için Kur’ân-ı Kerîm’in nüzûl döneminin bilinmesi gerekir. Bunun için o dönemde yaşamış Arapların hayatını,
düşünme tarzlarını, eşyaya bakış açılarını, olayları anlama biçimlerini bilmek
gerekir. Böyle bir bilgiyi de onların kelamındaki dilsel müfredâtı araştırmakla
elde edebiliriz. Kur’ân’da düşünme anlamında pek çok kavram kullanılmıştır.
Bunun gibi düşünme eylemini gerçekleştiren vasıtalar da çeşitlidir. Bu çalışmada Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan düşünme vasıtaları olarak k ...Daha fazlası
Arap nahviyle alakalı çalışmalar erken dönemlerden itibaren başlamıştır.
Arapların diğer milletlerle irtibata geçmesi farklı milletlerden insanların
İslâm’a girmesine vesile olmuştur. Bu durum ise Arap olmayan
Müslümanların, Ku’rân dili olan Arapçayı öğrenmeye meyletmelerine
zemin hazırlamıştır. Bu çalışmamızda Mısır’daki gramer faaliyetleri ve
burada yetişen dilciler üzerinde durulmuştur. Mısır Dil Ekolü, Basra ve
Kûfe ekolü gibi orijinal görüşler ortaya koyamamış, bu iki ekol arasından
tercihlerde bulunmuş eklektik bir yapıya sahiptir. Mısır Dil Ekolü
Gramer faaliyetlerinin öğretilme ...Daha fazlası
Arap dilinde ism-i fâil, fiilden türemiş isimlerden birisidir ve sıkça
kullanılır. İsm-i fâil, hem ismin hem de fiilin özelliklerini içinde barındırması
nedeniyle Arapça söz diziminde farklı şekillerde karşımıza çıkar.
İsm-i fâil, fiil ile benzerliği sebebiyle bir fiil gibi işlev görürken aynı zamanda
isim olması nedeniyle de isim tamlamasında tamlanan olarak yer
alabilir. Arap dilinde isim tamlamaları hakikî ve lafzî olmak üzere iki türlüdür.
İsim tamlamaları sözdiziminde önemli görevler üstlenen yapılardır.
Bu yapılar eğer doğru bir şekilde kavranmazsa Arapça sözdiziminin
anlaşılması ...Daha fazlası
Günümüz okuyucusuna İslam düşüncesinin temel unsurlarını tanıtmayı amaçlayan ve kendisinin Yitirilmiş Hikmeti Ararken kitabının bir devamı niteliğinde olan Felsefi Gök Kubbemiz, yazarın çeşitli zamanlarda kaleme alınmış beş adet makalesinden oluşmaktadır. Aynı zamanda İlhan Kutluer’in uzun süren akademik serüveninin bir özeti olma hüviyetini de haiz elimizdeki kitap, İz Yayıncılık tarafından 1000. kitap olarak 2017 yılında yayımlanmıştır.
Dünya barışının sac ayaklarından biri olan sevgi hakkında konuşmak önce manasız gibi gelebilir. Herkes düşmanlık, savaş ve çatışmanın, sevgi ve dostluğun arasına girerek sonlarını getireceğini kabul eder. Ancak sevgi ve barış arasındaki ilişkiye daha dikkatli bir inceleme, durumun göründüğü kadar açık olmadığını göstermektedir. Bütün insanlığa hatta kâinattaki her şeye karşı sevgi ve şefkat beslemek çoğu dinin temel öğretisi olduğunu biliyoruz fakat dinler tarihi pek çok savaşa hatta soykırımlara tanıklık etmiş durumdadır. Zamanımızda terör eylemleri dinî hedefler uğruna yapılmaktadır. Olanlar ...Daha fazlası
Mâtürîdî ya da tam adıyla Ebû Mansûr Muhammed bin Muhammed bin Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî, Hanefi mezhebinden olanların itikad imamı, İslam alimi. Kurucusu olduğu kabul edilen i'tikadî mezhep "Matûridilik" olarak anılır.
Ahmed Rumî Akhisarî Saruhanî (ö. H. 1043) Halvetî Tarikatı
şeyhlerindendir. Bu çalışma, Ahmed Rumî Akhisarî Saruhanî’nin
Semaî Müennesler adlı risalesinin edisyon kritiğini içermektedir.
Hakiki olmayan müennes isimlerin kuralsız olanlarına “semaî müennes”
denir. Bu isimler, duyma yolu ile öğrenilirler. Ahmed Rumî
de öğrenilmelerini kolaylaştırmak için semaî müennesler hakkında
bir risale kaleme almıştır.
Ahmad Rumi Akhisari Saruhani (d. H. 1043) was one
of the sheikhs of Halvati sect. This study contains the editorial critique
of Ahmad Rumi Akhisari Saruhani’s pamphlet named as Semai
...Daha fazlası
Kitabın başlığı hangi İslam felsefî geleneğinin kastedildiğini açık bir şekilde ortaya koymakla birlikte, Meşşâî felsefenin analitik olarak nitelendirilmesi alışılagelen bir tercih değildir. Buna ilaveten yazar, Önsöz bölümünün ilk satırlarında felsefe çevrelerinde hâlihazırda tedavülde olan ve yaklaşık yüz senedir genel kabul gören analitik felsefe ve kıta Avrupa felsefesi ayırımını temelsiz bulduğunu ifade etmektedir. Ona göre bu ayırım, iki gelenek arasında esaslı bir farkın (substantial distinction) varlığından ziyade, felsefe yapma tarzına ve birtakım sosyal/ideolojik nedenlere dayanmakta ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.